Soyut (?)

Rüzgar gibi
aşk
sonuçları var
kendisi yok

Esrar

Üzerinde yılların tozu
dağılmış beklenen anın esrarı
belki de
hiçbir zaman çıkılmayacak yolculuğun
ve bir cinayet gibiyken
geçen her gün
şimdi bilmeden yaşadığın
elinde güllerle
uyuyakaldığın hayat



2003

...

Hey kederim
yüz,
unutturduğun sevinçlerimin denizinde
ilk değil bu
son diyemem
sahipsiz kıldığım yaşantımdır
karanfil bırak kırmızı sunağına
dinmişken özlemin sıkıntısı
sanaymış
gittikçe çoğalan yollar


06-Cunda

.....

Öfkemi haykıramadığım yüzlerle
barışı yaşadığım her gün
yağmur altında yürümeyi
daha çok özlüyorum



95

Sevgili'ye

Bulanık bir dereyi geçmeye çalışırken
yolcunun
o dereden,
su içtiği zamana dönmesi gibi bir şeydi
güldüğünü görmek

Dost'a

Egemen sözler biriktirmiş
eteğindeki taşlar
döküverdiğinde ansızın
incinirken bütünüyle kalbim
gördüm sözlerinde
neşenin kıvrak bükülüşünü
bilirsin gitmez
yıllar çağlar sürer böyle anlar
öldürmez
aydınlık gülüşlere saklar
sorduğun gülüşümü



2001

Dünya'ya

Doğru değil söylenenler
kendi halinde gibi yaşam
yavaşça değişiyor
ve
tebessümüyle yüzünün
diyecekleri için sanki
kalbimizi yokluyor



2001

Kendime

Ayaklarımda
vurgun kelimelerin ağırlığı
yürürüm
içimde
suları yavaş yavaş çekilen
bir göl büyür
düşlerimden kovulmanın şaşkınlığıyla
hüzün dağıtır
efkar alırım
kayıtsız bir sessizliktir bekleyen
adım adım yaklaşırım


01.12.09

Babam'a

Saklayamazdım ki senden
koskoca bir fiyasko olduğunu hayatımın
herşey gözlerinin önünde oldu
ama sen
hüzün asıllı gülümsemelerimi de yakalıyorsun
farkındamısın bilmem
bana aynı gülümsemeyle bakıyorsun



Karadayı,bu yaz yine köy kahvesinde çay içelim.

....

Sitemsiz
solarken bir renk
incinir mutlaka bir notası
yeryüzü melodisinin
kimbilir
belki de bu yüzden
anlamak
en ağır cezaya seçilmektir
belki de bu yüzden
nereye gitsek
bizden önce varmış olacak
hüzün

2001

Düş Bitti

Nihayet
savrulduğumuz kıyıda
dinlenince bir an
unuturuz
önce çocuk olduğumuzu
bütün sabahlara geç kalmaya söz verir
söğüt gölgesi gibi sakin düşler kurarız
unuturuz
sevmediği çocuklarından
tamamladığı her tur için
bedel istediğini dünyanın
bu unutuş içinde düş kurarken
çeker bizi yeniden deniz


2003

Yağmur

Tanrıyı hatırlatan
bu mesih yağmur
süzülürken yüzümde
yaşama dair bildiğim ne varsa kayboluyor
silinip alnımın umutsuzluğu sanki
uzak diyarlarda söylenen
o çok sevdiğim şarkının sözleri yazılıyor
oysa
aşk biter
suç kalır
ve
kendi kanıyla ıslanmaya yazılır insan



2001

...

Öyle zamanlarda
yükseliyor ruhun göremiyorsun
elbet geri dönecek
sevgiyle verdiklerin
gizlemek için geç kaldığında
ellerindeki yarayı acıtarak




2001

Rüzgar

Tek bir yaprağını bile dökmeden geç
dalların arasından
ıssız kayalarda parçala kendini derken
rüzgar olmayı öğretiyor hayat



1999

Kıramamış
yenilenen zamandan aldığın esinti
sesindeki sitemi
yine
kırılgan boynunda
dalgacı yaşamın diş izleri
kim için kurulduğu bilinmeyen
şenliklerin orta yerinde
yine
gözlerinin mıknatısında hüzün

aslında
sen de biliyorsun
sorsan
mert bir kurşun yanıtlayacak
kime göre bu hayat?


2007

Yldız

Şampanyalarınızın eşiliğinde uçurduğunuz havai fişeklerden oluşturduğunuz sahte yıldızlara, karanlıktaki gerçek yıldızların öfke ile baktığını görmezden gelmeniz ne hoş!

Tuhaf

Düğümlenirken çözülüp, gözyaşlarıyla gülmek gibi .Tuhaf!Yağmurda denizde olmak gibi .Yollardan vazgeçip eve dönmek gibi.Yine hayat yine virgül aralığı huzur.Ne tuhaf!

PIRILTI

Sana güldü hayat
yaz yağmurları sana yağdı
sarmaşık güller, sardunyalar
sana açtı
neşeli kuşlar kondu pencerene
saatler sana döndü
ah görmedin!
pırıltıydı hayatım
bir yandı
bir söndü


2006

Ş.Zeynep Uzunöner

ANLAM

Kutlamak gerek
en kusursuzu acılardı
çünkü
bir ırmak gibi kıvrılarak döküldüğümüz yerde değil
akrebin zamanı zehirlediği yerde belirdi hep
anlam!


2002


Ş.Zeynep

MAVİ

MAVİ


Gitti işte duraklayarak
asırlardır yapışan cinnet
mavi olsun şimdi zaman
eskittiğim düşleri yıkasın
sırılsıklam olsun yaşam
yaşanmaktan

mum koksun sokaklar
mum kokulu sokaklarda
mavi sen ol
mum ben

2006

Zaman durdu
yaşam bitti

şimdi
soluğunun son bulduğu yerde
ondokuzunu çiğneyerek kaldırıyorlar seni

kim hızlı davranabilir ki kurşundan
yeşili utanç içinde fındık bahçesinin

en çok da
bir
mühürlenmiş gözlerine
bir
sızı gibi akan kanına bakan
düşlerin şaşkın

ah be gülüm!
eğilip öpsem salından sarkan saçlarından
bana da geçer mi ölüm?


Ş.Zeynep